Düşünsene normalsin; Sabahları uyandığında sadece uyanabildiğin için şükretmiyorsun, durup dururken haline şükretmek, hatta bunu ağzını kıpırdatarak ya da sesli yapmak deli işi ne de olsa…
Düşünsene normalsin;
Sabahları uyandığında sadece uyanabildiğin için şükretmiyorsun, durup dururken haline şükretmek, hatta bunu ağzını kıpırdatarak ya da sesli yapmak deli işi ne de olsa…
Düşünsene normalsin;
Güne başlarken evde ya da sokaklarda başını okşayacağın, mama verip mutlu edeceğin dört ayaklı dostların yok, ancak deliler kedi köpek için mama taşır çantasında çünkü…
Düşünsene normalsin;
Koştura koştura hazırlanmak yerine önce beş dakika derin nefesler alıp o güne ait niyetlerini etmiyorsun. Bunu niye yapasın ki, deli misin sen?
Düşünsene normalsin;
Hemen telefonunu açıp günün haberlerine bakıyor, art arda sıralanan korkunç ve çoğu abartılı, yalan yanlış haberleri okuyor ve içinden saydırmaya başlıyorsun. Haber okumamak, gündemi takip etmemek, hele de ülke böyle zor bir zamandan geçerken delilik hatta düpedüz vatan hainliği.
Düşünsene normalsin;
Okuduğun o korkunç haberleri paylaşıyorsun, paylaşıyorsun ki herkes görsün, herkes kızsın ve herkes ‘ben umursuyorum’ demiş olsun olduğu yerde; kötü yerine iyiye odaklanarak da birşeylerin düzeleceğine inanmak delilik ne de olsa…
Düşünsene normalsin;
Yolda, trafikte, otobüste senin dışında herkes kaba, ukala, sevimsiz. İnsanların hepsine onların da muhteşem tarafları olduğunu düşünerek bakmak ancak delilere mahsus bir romantizm…
Düşünsene normalsin;
Sevgilin günaydın mesajını geç yazdı diye onun seni eskisi kadar sevmediğini varsayıyorsun, sonra buna yüzde yüz inanıp bütün günü ona da kendine de zehir ediyorsun. Bu devirde güvenmek, ilişkide huzurlu ve akışta olmak delilik zira…
Düşünsene normalsin;
İşyerindeki herkes senden daha az çalışıyor, senden daha beceriksiz ve hepsi senin kuyunu kazmaya çalışıyor. Bu hislerinin kendi yetersizlik korkularından kaynaklandığını düşünmek zavallı delilere kalmış ancak.
Düşünsene normalsin;
Vitrinlere çıkan her yenilik senin gardrobunda olmalı, basit yaşamak ve sadeleşmek bir grup yoksul delinin kendini avutması sadece.
Düşünsene normalsin;
Hakkında söylenenler önemli, senin kendi hakkında düşündüklerinden çok çok daha önemli. Topluma uyumlu bir normal olmanın tek yolu bu çünkü…
Düşünsene normalsin;
Psikoloğa gitmek, terapi gruplarına katılmak, koçluk seansları almak, yeni çevreler edinmek, onlarla yeni duygular paylaşmak, yoga veya meditasyon yapmak uçukluk sana göre. Sen dertlerini en derine gömüp arada sızan zehiri dışarı akıtmayı normal kabul ediyorsun.
Düşünsene normalsin;
Kötü giden her şeyden diğerleri, hadi olmadı içindeki şeytan sorumlu. Tüm işler ters giderken “Bunları ben mi yaratıyorum?” diye sormak delilere yakışır.
Düşünsene normalsin;
Hayal kurmuyorsun deli gibi. Kurduğun hayallerin gerçek olabileceğine inancın olmadığı için hayallerin de yok. Normal normal yaşıyorsun.
Düşünsene normalsin;
Kendi içinde senin bildiğinden daha fazla bir güç olduğuna inanmayı, bunu bulup kullanmayı bir akıl hastalığı ismiyle etiketlemeye hazırsın.
Düşünsene normalsin;
Ve hep telaşlısın. Nasıl olsa hallolur demek hiç gerçekçi değil. Sen drama yaratmadan ne hallolmuş ki bu hayatta?
Düşünsene normalsin;
Tesadüflerin sadece tesadüf olduğuna inanıyorsun, kendi tesadüflerini yaratabileceğine inanmak mı? Saçma!
Düşünsene normalsin;
Her şeyi akıl ve mantık ile açıklamak zorundasın. Açıklayamadığına inanmazsın. Kalbinin sesi çoktan kısılmış.
Düşünsene bir de deliler var bu hayatta.
Yazının tamamını okumak için tıklayın.
Yorum yapmak ister misin?