Geceleri o pek de önerilmeyen şeyi yapıyorum, sosyal medyada geziniyorum. X platformunda karşıma Sertab Erener şarkıları söyleyen genç sanatçıların videoları düşmeye başlıyor. #Saygı1 etiketine tıklayıp art arda izlemeye başlıyorum. Saat gece yarısını geçiyor, evdekiler ve kediler mışıl mışıl uyuyor. Ben telefonu elimden bırakamıyorum.
Bir varmış bir yokmuş, dünya masalmış
Anıdan anıya savrulurken, ben bu şarkıları nasıl unuttum, ben Sertab’ın neden bu kadar uzun zamandır dinlemiyorum diye kendime hayret ediyorum. Bir yandan da çoğunluğu benden çok genç seyircilerin tüm o eski şarkıları ezbere söyleyişlerine acayip seviniyorum. Takip eden günlerde Babala Tv & Sinerji Medya yapımı #Saygı1 konserini izlemeye, yürüyüş yaparken dinlemeye başlıyorum. Oradan Sertab’ın benim içimde en çok yer eden Lâl albümüne geçiyorum, sonra diğerlerine. Aynı günlerde bir yandan da adı bu sene “2024” olan yılı düşünüyorum. Önemliydi benim için … Bir vedanın bir kavuşmaya dönüşmesi mi desem, yastan yükselişe diye mi tanımlasam bilemiyorum. Aşağıda yazacaklarım benim kişisel hikayem gibi görünse de herkes payına düşen elmayı alsın.
Işığa uçar bütün pervaneler
Ateşe giderken ne şahaneler
Dönerek acıyla aşkla şu alemi
Yana yana raks eder divaneler
Devamını mumkundergi.com adresinden okuyabilirsiniz.
Yorum yapmak ister misin?