İtiraf etmek istiyorum:
Kişisel gelişim, pozitif olmak, spiritüalite gibi kavramların yanlış anlaşılması, bu yanlışlık üzerinden yargılanması veya çok sık kullanılarak içinin boşaltılmış olmasından bize de fenalık geldi.
Bu dergiye katkısı olan birçok insanın ortak duygusunu aktarmak, durduğumuz yeri netleştirmek için bir iki satır yazmak farz oldu.
Zihinlerimiz kategorize etmeye bayılıyor. “Kişisel gelişimciler”, “Spritüeller” gibi kategorilerimiz var artık.
Bir uçta bazı kişisel gelişim uzmanları, diğer uçta onlara karşı olanlar duruyor. Oysa ikisinin de rakibi kim biliyor musunuz? Sayfa 30’da röportajını okuyacağınız sevgili Ünal Güner’in deyimi ile “taraf tutmayanlar.” Nötre ulaşmış, yani uyanmış olanlar… Dengeyi bulanlar… Pozitif olanlar…
Ama şu da bir gerçek ki veren el alan elden hayırlıdır ve veren olmak sizi pozitif uca bir miktar daha yalkaştırır ama ipin ucu kaçarsa diğer uçtaki maddeye ve güce bağımlı dünyanın büyümesine farkına varmadan katkı sağlamış olursunuz.
Pozitif olmak ne demek?
Aşırı uca gitmek değil, olanı olduğu gibi görüp kabul etmek ama bu sırada korku, kaygı ve endişeye kapılmamak, hayata güvenmek demek…
Kişisel gelişime ihtiyacımız nereden doğdu sizce?
Artık kalıplardan, kategorilerden çıkıp TEK olmak istediğimiz için olabilir mi? Kişisel gelişime kızanlar esnemedikçe kişisel gelişimi daha çok da eğrisi ile büyüteceklerinin farkındalar mı?
Kişisel gelişim nedir peki?
Kişisel gelişim bir ürün değil. Dengeli bir içsel gelişim anlamına geldiğini ve kişisel kelimesinin, “değişim bireyden başlar” gerçeğine atıfta bulunduğunu düşünüyorum.
İnsan nasıl gelişir?
Görüyoruz ki beklenti çok yüksek… Bazı vaatler de çok büyük! Bir çalışmada her anlamda yepyeni bir siz mümkün olabilir mi? Ya gelişim beklentisizlikten doğuyorsa? Binlerce yıldır Anadolu’nun maneviyat zengini topraklarında içsel gelişim için beklentiyi bırakmadı mı insanlar? Kişisel gelişim hayatın her anında değil mi? Hep yok muydu? Bugün başka kültürlerden gelmesi, onun bu topraklarda hep var olduğu gerçeğini değiştirir mi?
Bu yolda rehberiniz kim olmalı?
Bir rehber arıyorsanız niyetinizin sizi doğru insana götüreceğini söyleyebilirim. Danışın ve çekilin. Siz ondan medet umuyor, o sizi kendine bağlamak istiyorsa oraya dikkatli bakmakta fayda var. Rehberin vazifesi size bilgiyi aktarmaktır ve ilerleme ancak kişi kendi sorumluluğunu alırsa gerçekleşir.
Bu meseleye değindiği muhteşem köşe yazısını sayfa 66’da okuyacağınız Işık Menderes’in deyimiyle “zamanın sınavını geçebilmiş öğretiler” rehberiniz olsun.
Yolunuz açık olsun.
*Pozitif Dergisi 19. sayısında yer alan giriş yazısıdır. Şubat 2017
Yorum yapmak ister misin?