Yaz… Gevşemenin, esnemenin, keyif almanın, neşenin, güneşin, denizin, kumun mevsimi. Daha doğrusu bizim ona yüklediğimiz anlam bu. Bu anlama tutunup yazın bir başka insanın hayatını yaşayacakmışsınız gibi geliyor mu size de? Ve sonra her sonbahar aslında hala aynı insan olduğunuzu fark ediyor musunuz? “Çözümler, çareler mevsimde değilmiş meğer”
diyor musunuz?
Gevşemek, esnemek; mevsimlerden, yaştan, zamandan, mekandan bağımsız bir gerçeğimiz olmalı aslında. Yıllar içinde her bir tuğlası binbir emekle ve çoğunlukla sıkıntıyla örülmüş o zihin duvarlarının esnemesine o kadar ihtiyacımız var ki.
Ama istemezler…
Buna biraz izin verip, azıcık ama azıcık esnesek, yani yıllarca “iki kere iki dört” dediğimiz konularda birkaç seçeneğe daha göz atmaya kalksak “Hoop! Delirdin mi sen?” diye karşınıza dikiliverirler. En yakınınızdan komşunuza, iş arkadaşınızdan yöneticinize, hatta hükümetlerinize kadar, is-te-mez-ler! Doğduğun hayatın içinde sadece gördüğüne inan, düzeni bozmadan yaşa, denileni yap, denilmeyeni yapma, oku, çalış, zamanını satarak para kazan, evlen, doğur, öl diye beklerler. Üstelik biz de bunu bekleriz, hem kendimizden hem de başkalarından.
Oysa seçenekler sonsuz, yollar bol, yardım hep orada… Gözümüzle göremediğimiz seçenekler, yardımcılar, yollar… Orada… Bunları harekete geçirecek tek kişi ise sen, ben, o…
Kuş Bernie uçmaktan korkuyordu. Bir gece annesi, diğer kardeşleri gibi onu da ağaçtan itiverecek ve uçamayıp yere çakılacak diye gözüne uyku girmiyordu. Ayağını iple yuvaya bağlayıp, annesi nihayet bir gece onu aşağı ittiğinde havada asılı kalınca kendini beyin doktoru Sigg’in karşısında buldu. Doktor neden korktuğunu sordu. “Ben havaya inanmıyorum” dedi Bernie, “Onu göremiyorum. Herkes uçuyor evet ama ben havayı göremediğim için uçmak bana göre değil.”
Doktor, “Havayı göremiyorsun, peki gerçekten korktuğun nedir?” diye sorunca Bernie yere çakılmaktan korktuğunu söyledi. Kendisinin yere çakılmasına neden olacak şeyin ne olduğu sorusuna ise “Yerçekimi” diye cevap verdi. Doktor, “Sen şu an yerçekimini de göremiyorsun, öyle değil mi?” diye sordu ve devam etti: “Sen yuvadan aşağı atladığında yerçekimini kanıtlayabilirsin. Ama sen yuvadan aşağı atladığın anda havanın varlığını da kanıtlayabilirsin çünkü o tıpkı yerçekimi gibi oradadır. Onu göremezsin ama gerçekten oradadır.” Kryon’un yedinci kitabı “Yeni Başlangıç”ta yer alan bu hikayenin sonunda tahmin edebileceğiniz gibi Bernie aşağı itilmeyi beklemeden uçtu ve o ilk gün uçmaya doyamadı.
Görmeniz gerekmeden, hissettiklerinize inanmak üzere esnediğiniz, yuvanızdan çıkıp uçmaya doyamadığınız, çözümlerle dolu bir yaz olsun!
Sevgiyle…
*Pozitif Dergisi 15. sayısında yer alan giriş yazısıdır. Haziran 2016
Yorum yapmak ister misin?