Yukarı
Dergiler

Hiç bitmeyen bir döngü

Bir arkadaşımız bir zamanlar maddi sıkıntılar nedeniyle evini kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştı. Gün oldu devran döndü, şimdi aynı evi bir an evvel satmak için uğraşıyor. Biz de arkadaşları olarak o zamanlar, “Ay inşallah satılmaz” diye dualar ederken şimdi “Ay bir an evvel satılsın” demeye başladık.

İçimizden biri geçen gün değerli eğitmen Cem Şen’in sosyal medyada paylaştığı bir hikayeyi anlattı ve “Kendimizi o hikayede her olay için hemen yorum yapanlara benzetiyorum” dedi. Epeyce güldük.

Kayıp At isimli Çin öyküsünün kısa versiyonu şöyle…

Çin’in kuzey sınırında, olayları yorumlamasıyla ünlü bir adam yaşardı. Bir gün, durduk yerde, atı sınırın ötesine, göçebe kabilelerin yaşadığı topraklara kaçtı. Herkes onu teselli etmeye çalıştı ama babası, “Bunun talihli bir şey olmadığına nasıl emin olabiliyorsunuz?” diye sordu. Birkaç ay sonra at çıkageldi. Beraberinde ise göçebelere ait muhteşem bir aygır vardı. Bu kez herkes genç adamı kutladı ama babası, “Bunun bir felaket olmadığını nereden biliyorsunuz?” diye sordu. Evleri yeni gelen muhteşem atla daha da zenginleşmişti. Genç adam bu ata binmeyi çok seviyordu. Bir gün atını keyifle sürerken düşüp kalçasını kırdı ve sakatlandı. Tüm komşuları gelip genç adamı teselli etmeye çalıştılar ama babası, “Bunun talihli bir şey olmadığına nasıl emin olabiliyorsunuz?” diye sordu. Bir yıl sonra kuzey sınırlarını aşan göçebe atlılar Çin topraklarına saldırdılar ve eli silah tutan her genç adam, kılıcını ve okunu alıp askere gitti. Sınırı korumak için giden bu genç adamların yalnızca onda bir tanesi geriye dönebildi. Genç adam ise topal kaldığı için savaşa alınmadı ve baba-oğul hayatta kalıp birbirlerine destek oldular.

İşte bu günlerde dönüp dönüp okumamız gereken bir hikaye bu…

Çünkü bu döngü hep devam edecek… Hayatın küçük bir kısmına odaklanarak fikir ve duygu üretmek bizi hep yanıltacak.

Sükunet içinde, ne istemediğimize ve karşı (!) tarafın kabahatlerine değil, ne istediğimize ve bireysel gelişimimize odaklanarak, bilgelik ve merhametle yaşamanın vaktidir şimdi…

*Pozitif Dergisi 16. sayısında yer alan giriş yazısıdır. Eylül 2016

«

»

Yorum yapmak ister misin?

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir