Yukarı
Dergiler

Hayat konuşuyor duyuyor musun?

Göğsümün ortasında bir kaya varmışçasına yürüyordum. Hani hep “kendin ol” diyoruz ya.. Kendim olmak için attığım bir adımın ardından bir duygu seli yaşıyordum. Hata mı yaptım, yanlış mı söyledim, hiç mi konuşmamalıydım? Artık içinde olmak istemediğim bir çarka girmediğim için suçlu hissediyordum bu sefer! İşe bak! İnsanın bireysel farkındalığını artırmasının her zaman neşeli bir süreç olmadığını boşuna söylemiyorlar. İşte bunun kanıtıydım…

Neyse ki cebimde çok değerli bir anahtar ile yürüyordum. Bu duygudan kurtulabilmek için istediğim an hayattan bir yardım geleceğine dair inancımdı bu anahtar. Yaklaşık on beş dakikalık yürüyüşte dua ettim, olumlamalar yaptım, konuştum da konuştum ve bir cevap istedim. Çok içtendi söylediklerim ve çok emindim “Ben bunu neden yaşadım?” sorusuna cevabın geleceğinden… Ben eve varmadan bana bir yardım eli uzanacaktı.

Tam sokağın köşesine yaklaşmıştım ki karşıda uzun zamandır görmediğim bir arkadaş belirdi. Ayaküstü bir sohbete başladık. Çok dertliydi, çok kızgındı, affedemiyordu. Kimi mi? Benim kendim olma sınavını verdiğim ve sonrasında “Acaba hata mı yaptım?” dediğim kişiyi… O sırada arkada trafik felç oldu, bir kamyon trafiği kilitledi, şoförler bağırdı çağırdı. Bir an bedenimden adeta biraz yükselip resme kuşbakışı baktım ve anladım. Ben doğrusunu yapmıştım. Kendim olmayıp bana dayatılana razı olsaydım yakın bir süre sonra bu sıkışıklığın içinde dert yananlardan biri de ben olacaktım. Arkadaşımın şifalanmamış duyguları neyi istemediğimi hatırlatıp bana şifa olmuştu. Ona akıl vermedim; o duyguların içinde biraz daha kalmak istiyordu. Sadece dinledim.

Yarım saatin sonunda ayrıldık. Ama ben göğsümdeki kayayı kaldırımın bir köşesine bırakmıştım çoktan.
Olmak istemediğim bir hale “hayır” demiştim ve bundan dolayı suçluluk duymama gerek yoktu. Güçlü hissediyordum!

Birkaç hafta sonra başka bir sohbette kızlarla “başarı”nın ne olduğunu konuşuyorduk.
“Bence” dedim, “Başarı hayat ile her an irtibat halinde olabilmek, ona soru sormak ve ondan gelen cevaplara her an açık olabilmektir. Gerisi zaten olur.”

 

*Pozitif Dergisi 25. sayısında yer alan giriş yazısıdır. Mayıs 2018

«

»

Yorum yapmak ister misin?

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir