Yukarı
Dergiler

Spiritüelmetre

Aylar önce, Ortaköy’ün en güzel manzarasına karşı on kişi oturuyoruz. Hepimizin bu dergiye çok değerli katkıları var ve tabii hepimizin bu hayata dair sorunları… Astroloji, gezegen, tutulma, dizilim, ay düğümü, blokaj, nefes, titreşim lafları havada uçuşuyor. 

Sonra içimizden biri, “Bir okuyucu dergiyi bizim hazırladığımızı bilse neler düşünürdü?” deyince önce bir gülüyoruz ama aslında hepimiz biliyoruz ki hiç kimse hiçbir şeyden muaf değil. Bazı bilgilere daha çok sahip olmamız bir şey değiştirmiyor.

Farkı yaratan, bilgiyi ne kadar içselleştirdiğimiz, hayatın getirdiklerine bizim nasıl tepki verdiğimiz.

Bazılarının spiritüelliğini yarıştırdığı şu günlerde bir spritüelmetre yok ki ölçelim. Gerçekten maneviyat yolunda oluşun ispatı bence sadece bu tepkilerimizde, sözlerimizde, hallerimizde gizli… Yolun neresinde olduğumuzu yorumlamak ise kimin haddine…

İşte tam burada kendimize karşı çok dürüst olmamız gereken bir nokta var. Bizi, sizi, yani bu yolun yolcularını gerçekten diğerlerinden ayıran bir şey… Üstün kılan bir şey değil, aksine bir arıza…

O da şu; bizler, hayatı sadece beş duyu ile yaşamayı seçenlere göre çok daha ikiyüzlü olabiliyoruz. Bir yandan birlik bilincinden girip kalp çakranın gücünden çıkarken, diğer yandan gündelik hayatın tuzaklarına düşüveriyoruz. 

Üstelik bile bile… Sezgilerimiz itiraz ederken, “Ama ne yapayım, hayat böyle” diye diye.

Geçen eğitimde böyle konuşmamıştık ama, hani o kız kardeşler çemberinde nelere niyet etmiştik, bireysel çalışmalarda kimleri beyaz ışıklarla yıkamış ve hatta tüm dünyanın iyiliği için aynı saatte şifalar çalışmıştık, hani geçenlerde öyle bir post paylaşmıştık ki herkes kalpli emojilerini bol keseden yollamış, bilgeliğimize övgüler düzmüştü, ne kitaplar okumuştuk üstelik.

Sonra bir şey yaşadık ve yüz yıllık yargıların doğruluğuna sığınıverdik yine:

Ne yapalım, ticaret dediğin böyle bir şey.

Ortaklık zordur, kimseye güvenilmez.

İş hayatı acımasızdır, kurallarına uymazsam dışarda kalırım.

Yöneticilik böyle yapılır, yoksa tepene çıkarlar.

Erkek aldatır, güvenilmez.

Para zor kazanılır, aman temkinli ol.

Bu meslek bu ülkede para kazandırmaz, garantili iş bul.

Bu ülkeden bir şey olmaz, kapağı yurt dışına atmak lazım.

Ve daha nicesi…

Yani, “Ben bu bilgileri hayatıma uygulamaktan, hayatımın değişmesinden korkuyorum” demiyoruz da “Ben mi değiştireceğim bu düzeni?” diyoruz.

Evet sen, evet ben, evet biz…

Kesin yargılara tutunmak yerine öğrendiğimiz bilgilerin ışığında adım attığımızda… 

Herkes alay edip, “Bu da iyice delirdi” dediğinde bile doğru olduğunu bildiğimiz yerde durduğumuzda…

Yüzyıllık yargıların bugün, şu an bizimle kırılabilmesinin mümkün olabileceğine inandığımızda…

Hiçbir varlığın ve maddenin birbirinden ayrı olmadığının anlaşıldığı şu evrende, her yılanın aslında hepimize aynı anda dokunduğunu idrak edip bize dokunmayan yılanlara uzun ömürler dilemediğimizde,

Bakın o zaman spirtüelmetre nasıl coşacak ve ne güzel ki artık bizim de kimseye hiçbir şeyi ispat etme kaygımız kalmamış olacak.

* * *

Zihninizdeki o ses hala, “Böyle bir şey mümkün mü?” diye konuşuyorsa dünyanın farklı yerlerinde, farklı insanların ne söylediklerini kalpten dinleyin. “Diğerleri” sandığımız insanların çabaladığını görmek size iyi gelecek.  

Joker’deki oyunculuğu ile bu yıl Oscar’ı alan Joaquin Phoenix, ödül töreninde bir zamanlar bencil, çalışılması zor ve hatta zalim bir insan olduğunu itiraf edip ne kadar güzel söyledi:

“Kişisel değişim fikrinden korkuyoruz. Çünkü bunun için bir şeyleri feda etmemiz, bir şeyler vermemiz gerektiğini düşünüyoruz. Ama insanlar en iyi hallerindeyken, o kadar yaratıcı ve o kadar hünerli ki… 

Birbirimizi desteklediğimizde en iyi halimize ulaşıyoruz. Geçmiş hatalarımız nedeniyle birbirimizi sildiğimiz değil, birbirimize büyümek için yardım ettiğimiz zamanlardan bahsediyorum. Birbirimizi eğitip kurtardığımız zamanlardan…”

Yolumuz açık olsun.

Sevgiyle kalın…

Pozitif Dergisi 34. sayısında yayınlanmıştır. Mart 2020

«

»

Yorum yapmak ister misin?

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir